Büyük utanç çocuk gelin konulu hikayemize hoşgeldiniz sevgili dostlarım. Umarım bu hikayeyi beğenirsiniz. Gül hayatının en büyük utancını yaşıyordu. Ne kadar dirensede, kurtulamadı pislik adamın elinden.  Kıyametler kopuyordu minicik yüreğinde, ruhu bedeniyle can çekişiyordu.  Nasıl bir İnsafsızlıktı?. Bu nasıl kardeşti ? Ikı tane şiddetli bir tokat indi yüzüne, arkasındanda tehditler savurdu “kimseye tek kelime etmeyeceksin, anladın mı beni ?” Tekrar tekrar ayni cümleyi kuruyordu iğrenç mahluk. Zavallı Gül, kumarbaz dayakçı babadan kurtuldum derken, kader ona en iğrenç sahneyi yaşatmıştı. Daha on beşine basmadan babası kumar borcunu karşılamak için masum tertemiz kızını vermişti Ahmet Beye. Oda oğluyla evlendirmişti. Daha evleneli bir ay olmuştu.

Büyük Utanç Çocuk Gelin

Gül, şoka girmişti, sadece olduğu yerde kalakalmıştı utanç içerisinde bir şeyler mırıldanmaktaydı. “Neden ben, Neden?” Berbat bir halde etrafına bakınırken bir yandan da üstünü başını toparlamaya çalışıyordu. O an yaşananların ger­çek olduğunun bir kez daha farkına vardı. Keşke şuracıkta ölseydi diye dua etti. Tehditler kulağında çınlarken yaşadıklarını hangi cesaretle kime ve nasıl anlatabilirdi ki ! Kimseler inanmazdı ona hatta infazı o dakikada gerçekleştirilirdi. 

Göz yaşlarını tutamadı, ayağa kalkıp üstünü başını hızlı hızlı düzelttikten sonra ahırdan koşar adımlarla evine gitti.  Eşi Mehmet henüz eve gelmemişti. Evine gelir gelmez, banyoya girip dakikalarca yıkanmaya başlamıştı. Bir yandan da sessiz sessiz ağlıyor birilerinin onu duymasındanda korkuyordu. Bundan sonra Eşinin yüzüne ve en önemlisi kendi bedenine nasıl bakıp yaşayacaktı?

Gül Acı ve Izdırap Çekiyor

Bu nedenle, ne yapacağını bilemiyordu “Belki kurtuluşum Canıma Kıymaktır”, diye düşünürken, kocası Mehmet geldi. Hemen toparlanarak eşinin yanına gitti. Eşi çok sevecen ve merhametli birisiydi. Severek evlenmemişlerdi, ama Mehmeti sevmeye başlamıştı. Her şeyi itiraf etsem mi diye düşündü bir an, sonra vazgeçti. Kocasının tepkisinden korktu.

Artık günler geçtikçe dört duvarlar üstüne üstüne geliyordu. Bu nedenle, geceleri kabuslarla uyanıyordu. Bu ızdırap artık dayanılmaz bir sancıya dönüşmüştü. Zorunlu olmadıkça artık evden bile dişari çıkmıyordu. Defalarca intihar etmeyi düşünmüştü fakat Allah korkusu yüzünden teşebbüs edemedi.  Günler geçtikçe Gül sa­rarıp solmaya sürekli baygınlık geçirmeye başladı. Eşi Mehmet Gül’ü alıp kasabadaki sağlık ocağına götürdü. Birçok tahlil yapıldı ve muayenenin ardından da Gül’ün hamile ol­duğunu öğrendi. Kocası sevinçten havalara uçuyordu ama Gül acı acı yutkundu. Bu güzel habere sevinemiyordu.

Hayata Bağlanma İçgüdüsü

Gül’ün haya­ta bağlanmak için bir sebebi vardı artık. Yüce Allah ona bir can teslim etmişti ve onu korumak zorundaydı. Dua edip sabır dilemekten başka şansı olmadığını kabullenmeye başlamıştı.

Ama Günler geçtikçe Gül  bebeğinin belki o pislik mahluktan olabileceğini düşünerek, kendinden iğrenmeye başladı. O masum bebeği nasıl sevecekti. Aynalara bakamaz oldu. Pis bir lekeyle artık yaşayamıyordu. Kesin bir karar vermek zorunda kaldı. Eline kocası Mehmetin Av tüfeğini aldı, ve o iğrenç saldırıya uğradığı Lanet ahıra gitti. Diz çöktü, besmele çekti „Allahım beni Affet“ diyerek çekti tüfeği. Narin bedeni oracıkta can verdi. Hiç acı çekmeden veda etti dünyaya, sessiz sedasız, yaşadığı utançla birlikte göçtü bu dünyadan...

Değerli okurlarım, maalesef bu tür olaylara sıkça rastlıyoruz. Genelde toplum tarafından, saldırıya uğrayan Kadınlar suçlu bulunmaktadır. İnsanlık ayıbını işleyenler cezalarını çekmiyor. Aile bu durumu örtbas edip kapatıyor. Bazen zorunlu olarakta evlendiriliyorlar. Derdimizi anlatacak dostlar arkadaşlıklar edinmeliyiz. Güvenilir sohbet sitelerini araştıra bilir, saglam dostluklar kurabiliriz... dertler anlatılınca azalıyor. Bazen bittim dediğin yerde, bir çare mutlaka bulunmaktadır. Korkma, cesaretini topla. Sohbetbaslar.com tıkla, sevecen insanlarla tanış. Sohbet odaları olarak, toplumda kanayan bir yaraya parmak basmak istedik. Sevgi ve muhabbetle kalmanız dileği ile hoşça kalın. [wpb-random-posts